22 Şubat 2012 Çarşamba

KISACA BEN

    ilk yazımdan sonra şöyle bir düşündüm kimim ben belki merak ederler diye bunu yazayım dedim.İhtişama bir düşkünlüğüm var HERKONUDA.Mesela kıyafet!! gittiğim her düğünde gelinden daha gelin,sünnette sünnet annesi ,herhangi bir açılışta mekan sahibi,sıradan bir halk konserinde bile sahneden aşağa düşmüş sanatçı gibiyim.Kırmızı rujum savaş boyam gibidir. Sabah kahvaltıya giderken bile hiç utanmadan sürerim, eksik etmem.Her gün sade olmaya karar verir, uyanduğumda saçıma krepe atıp derin sırt dekoltesi elbiselerimden birini giyip kırmızı rujumu sürüp bakkala ekmek almaya giderim. Dedim ya, şatafatı seviyorum diye en sade halim BÜLENT ERSOYu solladı sollıcak :)



     İlişkilerim de ise yarına nikah masasına oturacak heycanlı bir gelin gibi başlamama rağmen sevgiliye yakışacak damatlık rengine karar verene kadar kendimi terkedilmiş buluyorum!! Oysa ki çocuklarımızın adını bile kendi ismim ve onun ismini kesip biçip anlamlı hale getirip koyuyorum ama bu bile benim ani terkedilişlerime mani olamadı. Bahtsız bedevi çölde kutup ayısına rastlıyo die onu bile yer yer kıskanmıyor değilim hani.
    Savaşçı bir kişiliğim var ama asla yılmadım yogada,plateste,spor salonlarında,konserde,sokakta,solaryum salonunda hatta cenaze törenlerinde bile bir ihtimal diye gözü kulağı hep açık tuttum.Bulmakta hiç sorun çekmedim.Her bir sevgilimi kocam gibi benimsediğim için ölen kocanın ardından 40 ı çıkmadan yenisini bulmakta ustayım.Kırkı çıkmadan koca bulmakta sorun yok da 40 gün onu hayatta tutmakta sorunum var.
     Ayrıca halimi çevrede garipseyen dostlarıma verilecek en manidar yanıtta 'ANNEM'..Dünya harikası yarattığına inanır, yıllardır; o harika benim tabi :) Terkedildiğimi söylediğimde bile ısrarla 'Hayır o seni terketmedi! sen terketmişsindir' deyip beni bile inandırır bu duruma. Tesadüfen sokakta karşılaşıp hal hatır sorduğum eli yüzü düzgün her erkek arkadaşımın arkasından 'Aayyy bu da aşık değil mi sana?? ama olmaz boyu kısa sanki! hem ne iş yapıyor o cocuk?' diye sormayıda asla ihmal etmez. Sokak ortasında arkadaş olduğumuzu defalarca söylememe ragmen annem yarına beni istemeye geliceklermiş de bende gelin olup gidiyormuşum gibi abarttıkça abartır. O kadar abartır ki , kardeşim dediğim çocuğun gerçekten benle ciddi düşündüğüne inanır, inanmaklada kalmaz kendimi bianda Leyla, O nuda bana yana yakıla aşık Mecnun yapıveririm. Eh GEN bu! anam nasılki ben nasıl olayım...
     İlişkilerimdeki bahtsızlığıma ragmen sonrasında ağlayan üzüntüden heder olmuş, verem olmasına ramak kalmış bir kız düşünmeyin!! acı çekmek konusundada sorumlarım var.Ne zaman giden sevgilinin arkasından 1 şişe şarabımı açıp cengiz kurtoğlu eşliğinde damar yapmaya kalksam sanki benim hiç derdim yokmuş gibi kendimi sanat camiasında ayrılan çiftlerin yasını tutarken buluyorum.  Yıllar oldu demet akalın-ibrahim kutluay ayrılalı belki demet akalın bile artık düşünmüyor ama ben...her seferinde demete atılan kazığın acısıyla 1 şişe şarabı içip onlar için anıra anıra ağlayıp, BU YAPILIR MI BEEE! diye bağrınıp, sonunda sızıp kalıyorum.
     Kısaca ben işte böyle bir insanım her normal insanın günlük olarak yaptığı bir şeyi bile nasıl oluyor bilmiyorum ama başımı belaya  sokmadan , ilginç tesadüfler yaşamadan, tuhaf anılar edinmeden asla sonlandırmam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder